Aşkın Üç Yönü (eBook)

(Autor)

eBook Download: EPUB
2019
80 Seiten
eKitap Projesi (Verlag)
978-605-7861-96-2 (ISBN)

Lese- und Medienproben

Aşkın Üç Yönü - Gülay Sunar
Systemvoraussetzungen
1,99 inkl. MwSt
  • Download sofort lieferbar
  • Zahlungsarten anzeigen

Herkesin anlatacak en az bir hikayesi var, bu da benim hikayem. Her kadın prensestir, söylemese de...


Anladım ki her kadın babasının prensesiymiş, annem hep kendi zamanın da anne babaların çocuklarını rahat sevemediklerini söylerdi. Büyüklerin yanın da ayıpmış. Bu yüzden olsa gerek o dönem ki kadınlar babaların dilin de uçuk gibi, sır gibi saklanan sakınan prensesler bence. Ben mi? Ben şanslılardanım, beni her fırsatta sarıp sarmalayan yumuşacık kalbiyle içimi dolduran babam en yakın dostum aynı zamanda. Ömrünün büyük kısmını beni anlamaya çalışarak geçirdi muhtemelen. Annemin sert ve soğukluğu, babamın girişken ve sempatik hali arasında gerçek bir prenses gibi büyüdüğümü inkar edemem. İstediğim her şeye sahip oldum. Anlayacağınız kötü ya da dramatik bir gençlik geçirmiş değilim. Güzel olduğumun da farkında olduğumdan olabilir erkekler konusunda da annemin dediğinin aksine kenarda bir çiçek gibi kısmetimi beklemedim. Ben seçtim... Babam övünçle öz güvenimin olduğunu söyleyip bunu mutlu çocukluğuma bağlar, annemse hemen şımarıklıkla bağdaştırırdı.


Tüm arkadaşlarım gibi üniversiteyi kazandığım da ben de çok heyecanlandım, birazda korktum sanırım. Babam beni bırakmasın istiyordum. Diğer taraftan evden bir an önce kaçıp arkadaşlarımla eğlenmek istiyordum. En yakın arkadaşımla aynı okula hatta aynı bölüme girmiştik. Bu iyiydi. Eşyalarımızı bile buna göre seçmiştik. Tabi ki en önemlileri güzellik kremlerimizin içinde bulunduğu pembe valizdi. En az üç kez kontrol ettiğimizi hatırlıyorum. Okuldan çok, aşık olmak için gidiyorduk işin aslı. Diğer kızların aksine ben bunu saklamıyordum. Sadece kendime değil herkese dürüst davranıyordum. Ondan olsa gerek üniversite de herkesin en az bir kez girdiği depresyon benim kapımı hiç çalmadı. Her şeyin mükemmel olduğu bir dünya, ne sıkıcı ama...

1. BÖLÜM


§

 

Herkesin anlatacak en az bir hikayesi var, bu da benim hikayem. Her kadın prensestir, söylemese de…

Anladım ki her kadın babasının prensesiymiş, annem hep kendi zamanın da anne babaların çocuklarını rahat sevemediklerini söylerdi. Büyüklerin yanın da ayıpmış. Bu yüzden olsa gerek o dönem ki kadınlar babaların dilin de uçuk gibi, sır gibi saklanan sakınan prensesler bence. Ben mi? Ben şanslılardanım, beni her fırsatta sarıp sarmalayan yumuşacık kalbiyle içimi dolduran babam en yakın dostum aynı zamanda. Ömrünün büyük kısmını beni anlamaya çalışarak geçirdi muhtemelen. Annemin sert ve soğukluğu, babamın girişken ve sempatik hali arasında gerçek bir prenses gibi büyüdüğümü inkar edemem. İstediğim her şeye sahip oldum. Anlayacağınız kötü ya da dramatik bir gençlik geçirmiş değilim. Güzel olduğumun da farkında olduğumdan olabilir erkekler konusunda da annemin dediğinin aksine kenarda bir çiçek gibi kısmetimi beklemedim. Ben seçtim… Babam övünçle öz güvenimin olduğunu söyleyip bunu mutlu çocukluğuma bağlar, annemse hemen şımarıklıkla bağdaştırırdı.

Tüm arkadaşlarım gibi üniversiteyi kazandığım da ben de çok heyecanlandım, birazda korktum sanırım. Babam beni bırakmasın istiyordum. Diğer taraftan evden bir an önce kaçıp arkadaşlarımla eğlenmek istiyordum. En yakın arkadaşımla aynı okula hatta aynı bölüme girmiştik. Bu iyiydi. Eşyalarımızı bile buna göre seçmiştik. Tabi ki en önemlileri güzellik kremlerimizin içinde bulunduğu pembe valizdi. En az üç kez kontrol ettiğimizi hatırlıyorum. Okuldan çok, aşık olmak için gidiyorduk işin aslı. Diğer kızların aksine ben bunu saklamıyordum. Sadece kendime değil herkese dürüst davranıyordum. Ondan olsa gerek üniversite de herkesin en az bir kez girdiği depresyon benim kapımı hiç çalmadı. Her şeyin mükemmel olduğu bir dünya, ne sıkıcı ama… Her şey mükemmel değildi tabi benim de kendime göre sıkıntılarım vardı. En büyük sıkıntım, açıkça söylemekten utanmıyorum, benim kadar zeki olmayan birinin benden yüksek sınav notları almasıydı. İçten içe kendimi beğendiğim doğru, bunda utanılacak bir şey görmüyorum güzel ve zeki olduğumu biliyorum ve bunun için utanacak halimde yok. Hayır, şımarık değilim…

Baharın ilk günleri hava yeni yeni canlanırken gördüm ilk onu. Bir sürü sıkıcı şeyin arasında bir seminer için gelmişti okula. O anı hiç unutmuyorum… Kendinden emin, yakışıklı, olgun ve canlı. Nefes alamadığımı fark ettiğim de yüzüm kızarmaya başladı. Ne anlattığını hiç hatırlamıyorum, muhtemelen dinlemedim ama çok etkilendim. Ne garip değil mi? Sonra ki bir hafta boyunca onu araştırdım. Yazdığı her şeyi yer içer gibi okudum. Onu tanıdıkça daha çok merak eder olmuştum. İşin tuhaf tarafı hep ondan bahsetmek isterken onun adı geçerse bir yerde hemen kızarıyordum. Sevgili kankam beni çok iyi tanıdığından şakayla takıldı;

-Hayırdır, aşık mı oldun yoksa?

Kendimin bile anlamadığım bir tuhaflıkta inkar çabasına girerek kekeledim. O anı hiç unutmuyorum ben kekelerken onun yüzü ciddileşip gerilmiş ve sert bir şekil de;

-Adam kırkına merdiven dayamış ve evli biliyorsun değil mi?

Bir sessizlikten sonra yine ilk o gülümseyerek;

-Benim ki de laf şimdi, sanki senden haberi var…

Sonra bu cümleyi kurduğuna pişman oldu mu bilmiyorum ama bu cümle beni uyandırmış gibi hissettim. Neden tanışmayayım? Neden bu yükü ben taşıyayım? Tanışırsam tüm gizemi kaybolur bende yoluma devam ederim diye düşündüm. Ama hayal kurarken ne o evli oluyordu ne de ben öğrenci. Bir ara o kadar ileri gittim ki düğün yerimize karar veremez olmuştum. Erken yatıyor gece uyanıp kimsenin haberi olmadan hayal kuruyordum. Kimsenin haberi olmuyordu. Sadece ben ve o…

Bir uykudaymışım gibiydi. Normal değildi ve ben bunun farkındaydım ancak önemseyecek kadar uyanamadım, denemedim de. Uyuşmuş gibiydim ve mümkün olduğunca böyle kalmak istiyordum. Git gide asosyalleşirken bunun fark edilmesinden de korkmuyor değildim. Artık sır gibi içimde taşıyor kimseyle birkaç kelimeden fazla konuşmuyordum. Müzik dinleyerek uzun yürüyüşlere çıkıyor, adına da spor diyordum. Hal bu ki ne gittiğim yerden ne de uzunluğundan haberim oluyor, körü körüne hayal kuruyordum. O artık benim en iyi dostum, arkadaşım bazen hayalimde kavga ettiğim düşmanım, ara ara küsüp konuşmadığım… Kaza yapmamış olmam büyük şans diye düşündüğüm de çok oluyordu. Yine böyle bir sabah gördüm onu ve ilk o zaman konuştuk… Ben son ses müzikle dünyadan irtibatımı kesmiş dalgın dalgın yürürken önümden aniden geçen arabayla irkildim. İlk can korkusunu böyle yaşadım. Ensemden boşalan ani ter buna şahittir. Kulaklığı çıkarıp bağırdım hemen;

-Sen ne biçim insansın, ölüyordum az kalsın…

Araba durunca da korkmadım değil. Manyak az değil sonuçta. İçinden o indiğindeyse biri ciğerime oturmuş gibi oldu, nefes alamadım. Tuhaf olan şu ki bir ara hayal olup olmadığından bile emin olamadım. O ise her şeyden habersiz;

-Kusura bakma küçük hanım kornaya o kadar çok bastım ki bozulmuş olabilir. Ama haklısın kızgınlıkla bile böyle bir şey yapılmamalı.

Sonra gülümsedi, o gülümseyene kadar ben söylediklerinden çok hayalimden daha mı az yakışıklı kısmıyla ilgileniyordum ancak gülümseyince hepsini unuttum.

-Önemli değil ben de dalmışım.

Bunları nasıl söyledim bilmiyorum. Ses sanki başkasından çıkmıştı. Birden tiz bir sesle irkildim;

-Baba hadi.

-Tamam tatlım.

Sapsarı saçlarıyla süt gibi beyaz kızının yüzünü saniyeler içinde gördüm. Hızlıca arabaya binip uzaklaştı. O gün kızı görünce bu iş biter diye düşünürken öyle olmadı. Daha uzun hayaller kurmaya başladım. Gerçekten kuruyordum. Karısını çoğu zaman önce öldürüyor sonra vicdana gelip boşanmalarına karar veriyordum. İşin tuhaf tarafı beni hayalim de çocukları bile kabul etse dahi kurduğum hayalde rahatsız olduğumdan mı yoksa cidden kafayı yediğimden mi bilmem çoğu kez doğurdum çocuklardan sonra aldatılmış ve boşanmış olup ondan nefret ediyor bir taraftan da onunla kavga ediyordum.

Neden sonra bilmiyorum kankam hayal dünyamı biliyormuşcasına;

-Sevgilinden mi ayrıldın ne bu surat?

-Ne?

-Hani şu evli olan unuttun dimi?

-Ne diyorsun? Manyak

-Ne var kızım dalga geçtim sadece…

-Kendinle dalga geç yok öyle bir şey.

-Diyelim ki oldu

-Nasıl yani?

-Diyelim ki evli birine aşıksın, ne yaparsın?

-Adam evli?

-Eee

-Eee ne?

-Soruma cevap ver.

-Bilmem.

-Ya da boşanmış çocuklu.

-O zaman onunla çıkarım, muhtemelen aşıksam tabi evlenirim sonrasında çocuklarımız olur ve boynuz yerim.

-Neden?

-Aldatılmayan var mı? Mutlaka ikinci bir kadın olacak.

-İyi de sen ikincisin ya, ilkini boşadı hani. Sen genç ve diri olansın.

O an anlamıştım düz de olsa bir mantık olduğunu söylediklerinde ben neden düşünemedim ki, ancak nereye varacağını çözemedim bu konuşmanın.

-Neden boşanacağını düşünüyorsun neden güvenemiyorsun biliyor musun?

-Neden?

-Çünkü başkasını senin için bırakan seni de bırakır. İki değil üç olur. Güven vermediği için böyle düşünüyorsun. Erkeklerin değimiyle bir erkek bir kızın ilki olmak isterken kızlar erkeklerin sonu olmak istiyor, sende tipik bir kız olduğundan ki normali bu güven bana, böyle düşünüyorsun.

-Bu konuşma nereye varacak.

-Cem bey, kısa süreliğine kızıyla buraya taşınıyormuş.

-Ne?

-Okulla anlaşmış bu yıl edebiyat bölümünde bazı derslere o girecekmiş.

-İyi.

-Hayır, Çiğdem ne demek istediğimi anladın değil mi?

-Ne?

-Uzak dur. Tamam, hoş adam gel dese insan bir düşünür ancak olmayacak işlere girme sen, üzülürsün.

-Ne diyorsun sen be?

-Gece sayıklıyorsun gündüz sarhoş gibisin derslerin berbat. Bu...

Erscheint lt. Verlag 19.4.2019
Sprache türkisch
Themenwelt Sachbuch/Ratgeber Gesundheit / Leben / Psychologie Esoterik / Spiritualität
Sachbuch/Ratgeber Gesundheit / Leben / Psychologie Lebensdeutung
Sachbuch/Ratgeber Gesundheit / Leben / Psychologie Lebenshilfe / Lebensführung
Schlagworte Aşkın Üç Yönü • biographical novel • Biyografik Öykü • friendships • Gülay Sunar • Life • Love
ISBN-10 605-7861-96-5 / 6057861965
ISBN-13 978-605-7861-96-2 / 9786057861962
Haben Sie eine Frage zum Produkt?
EPUBEPUB (Ohne DRM)
Größe: 249 KB

Digital Rights Management: ohne DRM
Dieses eBook enthält kein DRM oder Kopier­schutz. Eine Weiter­gabe an Dritte ist jedoch rechtlich nicht zulässig, weil Sie beim Kauf nur die Rechte an der persön­lichen Nutzung erwerben.

Dateiformat: EPUB (Electronic Publication)
EPUB ist ein offener Standard für eBooks und eignet sich besonders zur Darstellung von Belle­tristik und Sach­büchern. Der Fließ­text wird dynamisch an die Display- und Schrift­größe ange­passt. Auch für mobile Lese­geräte ist EPUB daher gut geeignet.

Systemvoraussetzungen:
PC/Mac: Mit einem PC oder Mac können Sie dieses eBook lesen. Sie benötigen dafür die kostenlose Software Adobe Digital Editions.
eReader: Dieses eBook kann mit (fast) allen eBook-Readern gelesen werden. Mit dem amazon-Kindle ist es aber nicht kompatibel.
Smartphone/Tablet: Egal ob Apple oder Android, dieses eBook können Sie lesen. Sie benötigen dafür eine kostenlose App.
Geräteliste und zusätzliche Hinweise

Buying eBooks from abroad
For tax law reasons we can sell eBooks just within Germany and Switzerland. Regrettably we cannot fulfill eBook-orders from other countries.

Mehr entdecken
aus dem Bereich
Psychosomatische Beschwerden: Was mir die Signale meines Körpers …

von Hans Lieb; Andreas von Pein

eBook Download (2024)
Trias (Verlag)
22,99
Stress & Spannungen lösen. Das Original-TRE-Übungsprogramm

von Hildegard Nibel; Kathrin Fischer

eBook Download (2024)
Trias (Verlag)
22,99